Fedailer Cemiyeti (1859)
1. Giriş
Tarihimizin modern darbelerinin köklerini incelediğimizde, karşımıza Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki muhalif
hareketler çıkıyor. Özellikle 18. yüzyıldan itibaren yeniliklere ve reform
çabalarına karşı tepkiler sıradan hale gelmişti. Yeniçeri Ocağı'nın 1826'da
kaldırılması, reformcu düşüncenin önündeki en büyük engeli ortadan kaldırsa da,
muhalefet farklı şekillerde varlığını sürdürmüştür. İşte bu yeni muhalefet
biçimlerinden biri de Fedailer Cemiyeti ve onun giriştiği Kuleli Vakası'dır.
2. Fedailer Cemiyeti'nin Kuruluşu ve Kurucuları
Kuleli Vakası, Tanzimat dönemi
yeniliklerine karşı ilk büyük ve örgütlü tepki olarak tarihe geçmiştir. Bu
olay, meşru devlet yönetimine karşı ilk bürokratik darbe girişimi olarak kabul
edilir. Başarısızlıkla sonuçlansa da, kendisinden sonraki girişimlere örnek
teşkil etmiştir.
Fedailer Cemiyeti Türk siyasal hayatının ilk partisi olarak kabul edilir. Cemiyetin temelleri, Kırım Savaşı
sırasında tanışan Şeyh Ahmet ve Hüseyin Daim Paşa arasındaki ilişkilerle 1859 yılı başlarında atılmıştır. El-Ezher'de eğitim görmüş ve Kırım Savaşı'na gönüllü askerlerle
katılmış olan Şeyh Ahmet, savaşın ardından Hüseyin Daim Paşa ile sık sık bir
araya gelmiştir. Bu buluşmalar genellikle Hüseyin Daim Paşa'nın konağında veya
Şeyh Ahmet'in Bayezid Medresesi'ndeki odasında gerçekleşiyordu. Hüseyin Daim
Paşa aynı zamanda Şeyh Ahmet'in müridiydi. Şeyh Ahmet, Islahat Fermanı'ndan
duyduğu rahatsızlığı yakın çevresiyle, özellikle Hüseyin Daim Paşa ile
paylaşarak, Tanzimat'ı ortadan kaldırmak amacıyla gizli bir cemiyet kurmayı
teklif etmiştir. Hüseyin Daim Paşa'nın onayıyla Fedailer Cemiyeti, 1859 Mayıs'ında
Hüseyin Daim Paşa'nın konağında resmen kurulmuştur. Hüseyin Daim Paşa'nın
otoriter kişiliği, cemiyetin kuruluşunda önemli rol oynamıştır; Paşa'nın
İstanbul'a dönüşüyle cemiyetin faaliyete geçmesi tesadüf değildir.
Cemiyetin adı konusunda farklı görüşler
bulunmaktadır. Sorgu kayıtlarında net bir bilgi olmamasına rağmen, bir üye
cemiyete "Muhafaza-i Şeriat" adıyla katıldığını belirtmiştir. Dönemin
gazeteleri ise cemiyeti "Cemiyet-i Fesadiye" olarak adlandırmıştır.
Tarık Zafer Tunaya, üyelerin çoğunlukla "fedai" olarak katılması ve
mühürlü taahhütnamelerdeki "ben muahid fedaiyim" ifadesinden dolayı
cemiyeti Fedailer Cemiyeti olarak adlandırmıştır. Bu isim zamanla kabul
görmüştür. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), Kuleli'deki cemiyeti
"Fedailer Cemiyeti" olarak değerlendirmiş ve onu ilk modern siyasi
partilerden biri olarak kabul etmiştir.
Fedailer Cemiyeti, toplumun çeşitli
kesimlerinden insanları bir araya getiriyordu. Merkez komitesini Şeyh Ahmet,
Hüseyin Daim Paşa, Cafer Dem Paşa, Binbaşı Rasim ve Tophane-i Amire
kâtiplerinden Arif Bey oluşturuyordu. Cemiyetin önde gelen isimleri şunlardı:
- Şeyh Ahmet:
Cemiyetin ruhani lideri ve kurucusu. Nakşibendi şeyhiydi. Tanzimat ve
Islahat Fermanlarına şiddetle karşıydı ve amacını "Muradımız icra-i
şeriat ve Tanzimat'ın def'i idi" sözleriyle dile getirmiştir. Sorgu
sırasında gösterdiği cesur ve pervasız tavırla, adeta bir "lider
şeyh" ve "devrimci" portresi çizmiştir. Cemiyete üye
kazandırmak için Islahat Fermanı'nın yarattığı ortamdan, hemşerilik
ilişkilerinden ve eski tanıdıklarından yararlanmıştır.
- Hüseyin Daim Paşa:
Cemiyetin askeri lideri ve kurucularından. Şeyh Ahmet ile Kırım Savaşı'nda
tanışmıştır. Cemiyet toplantılarının bir kısmı onun konağında yapılmıştır.
Cemiyet üyelerinin yemin törenlerinin onun evinde düzenlenmesi, cemiyet
üzerindeki etkisini göstermektedir. İsyan planlarında köprülerin tutulması
gibi önlemler onun tarafından kaleme alınmıştır. Rumeli'ye atanması,
planların ertelenmesine yol açmıştır.
- Cafer Dem Paşa:
Arnavut kökenli bir paşadır. Cemiyete 1859 Haziran'ında katılmıştır. İlk
suikast planı önerisinin ondan geldiği iddia edilir. İsyan günü Arnavut
askerleriyle destek sözü vermiştir. Bab-ı Ali Seraskerliği'ndeki ilk
sorgusunun ardından Kuleli Kışlası'na götürülürken kayıktan atlayarak intihar
etmiştir.
- Arif Bey:
Tophane-i Âmire kâtiplerinden. Cemiyetin genel sekreteri olarak bilinir.
Sorgusunda isyan planı ve organizasyonu hakkında en çok ve en ayrıntılı
bilgiyi vermiştir. Bildirilerin dağıtılması gibi görevleri üstlenmiştir.
Bazı kaynaklar onu olayın aydınlatılmasında önemli rol oynayan,
"frankofon" kimliğiyle öne çıkan bir figür olarak tanımlar ve
hatta "gizli lider" olarak görür. Evinde de toplantılar
yapılmıştır.
- Binbaşı Rasim:
İmalat Meclisi üyesi. Fedai grubunun bir parçası olarak telgraf tellerini
kesmekle görevliydi. Evinde toplantılar yapılmıştır.
- Diğer Önemli Üyeler:
Cemiyete katılanlar arasında yüksek rütbeli subaylar (Binbaşı Ali, Binbaşı
İsmail), aydınlar, din adamları (Tophane Müftüsü Bekir Efendi, Şeyh İsmail
Hakkı, Şeyh Feyzullah, Hoca Nasuh Efendi), medrese öğrencileri, Çerkez
kökenli bireyler (Çerkez Veli Ahmed, Dağıstanlı Mehmed Efendi, Çerkez
Şuayip) ve toplumun alt gelir grubundan kişiler (Muhallebici Mustafa)
bulunuyordu.
Üyeliğin Şeyh Ahmet'in huzurunda
yeminle gerçekleşmesi gerekiyordu. Yemin metni Arapça "Süleymaniyeli Şeyh
Ahmed ile aramdaki ahdi kabul ettim ve ben muahid fedaiyim" ifadesini
içeriyordu ve mühürleniyordu. Üye kabulünde seçici davranılmadığı, sorgulardan
anlaşılmaktadır. Cemiyete katılım için Şeyh Ahmet veya diğer üyeler tarafından
davet yapılıyordu. Maaş düşüklüğü gibi ekonomik sıkıntılar da bazı üyeler
(Yüzbaşı Nalbant Emin gibi) için cemiyete katılma sebebi olmuştur.
3. Fedailer Cemiyeti ve Kuleli Vakası
Fedailer Cemiyeti'nin temel amacı,
Şeyh Ahmet'in sözleriyle, "Şeriat-ı Muhammediye'yi batıranlardan ve
beytülmal-ı Müslimini yağma edenler ve ulemayı ve sair Müslümanları (...)
edenleri ve kâfirleri onlara tercih edenleri ve kâfir ile İslâm arasında fark
yoktur diyen ve gerek ... olsun ve gerek ona muayyen eden zalimler olsun
onların kanını dökmedikçe durur isek dinimiz kâfir olsun..." şeklindeydi.
Bu sözler, isyanın ve suikastın yolunu açmıştır.
Cemiyet üyeleri, Şeyh Ahmet
önderliğinde, Sultan Abdülmecid'e karşı bir suikast ve ayaklanma planı hazırlamaya
başlamıştır. Suikast için Cuma Selamlığı, Kağıthane veya Hacı Hüseyin Bağı gibi
yerler düşünülmüştü. Planın merkezinde genellikle Çerkez kökenli fedailer yer
alıyordu. Suikast gerçekleştiğinde, sistemli bir ayaklanma hareketi devreye
girecekti. Hüseyin Daim Paşa'nın kaleme aldırdığı önlemlere göre:
- Köprüler tutulacak.
- Vapurlara binilmesi engellenecek, ulaşım
durdurulacaktı.
- Telgraf telleri kesilecek, haberleşme önlenecekti.
- Şehirde kontrolü sağlamak için çeşitli gruplar harekete
geçecekti (Cafer Dem Paşa komutasındaki Arnavut askerler, Binbaşı Rasim
liderliğindeki fedailer, din adamları ve öğrencileri, müritler,
başıbozuk askerler).
- Arif Bey aracılığıyla elçiliklere, Patrikhaneye ve
halka hitaben bildiriler dağıtılacaktı. Bu bildirilerin amacı, büyük
devletlerin gayrimüslimlerin güvenliği bahanesiyle müdahale etmesini
engellemekti.
- Tophane Müftüsü Bekir Efendi, din adamlarının desteğini
sağlayacaktı.
- Ayaklanma genellikle gece gerçekleştirilecekti.
Boğaz'da yakılacak bir işaret fişeğiyle hareket başlayacaktı.
Planın hayata geçirilmesi için büyük
bir kalabalığa ihtiyaç duyuluyordu. Şeyh Feyzullah gibi hocaların müritleri
(20.000 kadar müritten en az bininin desteği bekleniyordu ), Hüseyin Daim Paşa
ve Cafer Dem Paşa'nın askerleri ve Çerkez fedailerin katılımıyla bu sayıya ulaşılabilirdi.
Cemiyetin görünürdeki amacı,
Abdülmecid'i tahttan indirerek yerine Şehzade Abdülaziz'i geçirmekti. Böylece
devletin sorunlarına çözüm bulunabileceği düşünülüyordu. Ancak, Hüseyin Daim
Paşa'nın Rumeli'ye gönderilmesiyle planlar ertelendi.
4. Fedailer Cemiyeti'nin Sonu
Fedailer Cemiyeti'ne üye alımında
gösterilen özensizlik, hareketin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Arif Bey'in
Tatar Hasan Paşa'yı cemiyete davet etmesi olumsuz sonuçlanmış ve Hasan Paşa'nın
ihbarıyla Kuleli muhalefeti açığa çıkmıştır. İhbarın ardından Seraskerlik
kuvvetleri, 14 ve 15 Eylül 1859 tarihlerinde geniş çaplı tutuklamalar
yapmıştır. Şeyh Ahmet'in odasında cemiyetle ilgili bazı belgeler bulunmuştur.
Toplamda 41 kişi tutuklanmıştır. Tutukluların sorguları Kuleli kışlasında
yapılmıştır. Arif Bey'in sorgu tutanağı, olayla ilgili en ayrıntılı bilgileri
içermektedir. Sorgulama kayıtlarında padişahın adının üstü çizilerek gizlenmiş
olması, dönemin sansür anlayışını ve hanedana yönelik dokunulmazlık algısını
yansıtmaktadır. Ancak, kamuoyuna duyurulan resmi açıklamada bu durum daha açık
bir şekilde ifade edilmiştir.
Kuleli kışlasında yapılan
yargılamaların ardından, 8 Ekim 1859'da sanıkların cezaları açıklanmıştır. Şeyh
Ahmet, Hüseyin Daim Paşa, Cafer Dem Paşa, Arif Bey ve Rasim Bey gibi liderlere
idam cezası verilmiştir. Ancak, hükümet bu cezaları müebbet hapis cezasına
çevirmiştir. Cafer Dem Paşa'nın intiharı bu süreçte yaşanmıştır. Diğer
tutuklular da çeşitli derecelerde cezalara çarptırılmıştır.
Olayın ortaya çıkması ve
tutuklamalar İstanbul'da büyük yankı uyandırmış, halkın ve medrese
öğrencilerinin girişime sempati duyduğu görülmüştür. Bu gelişmeler üzerine
Sultan Abdülmecid de önlemler almıştır. Sorunun önemli nedenlerinden biri olarak
görülen Sadrazam Mehmet Emin Ali Paşa görevden alınmış, yerine muhafazakâr
kimliğiyle tanınan Kıbrıslı Mehmet Emin Paşa atanmıştır. Ayrıca medrese
öğrencileri dağıtılmış ve askerlerin ödenmeyen maaşları ödenmiştir.
Kuleli Vakası ve Fedailer Cemiyeti, tarih yazımında farklı şekillerde yorumlanmıştır. Olaya karışanların (asker, bürokrat, aydın, din adamı, öğrenci, esnaf vb.) çeşitli sosyal gruplardan gelmesi nedeniyle olayın ilerici mi gerici mi olduğu, darbe mi yoksa isyan mı olduğu gibi farklı açılardan değerlendirilmesine neden olmuştur.
Kaynaklar:
-www.dunyabulteni.net
Leave a Comment